İslam fıkhında genel bir kaide olan “Eşya da asıl olan ibâhadır(mübahlıktır)” hükmü meselemizi gayet güzel izah edip açıklığa kavuşturuyor. Yani eşya asıl ve esas itibari ile helaldir, ta ki haram olduğuna dair bir ayet, bir hadis veya icma-ı ümmet bulunmasın. Bu genel kaide ışığında bakıldığında ebced ilminin haram olduğuna dair hiçbir delil olmadığına göre, helal olduğu sabit oluyor. Şayet böyle olmamış olsa, bugün beşeri ilimlerin hepsinin haram olması gerekirdi. İmam Gazâli Hazretleri mantık ilmini İslam ilimleri içine dahil etti diye bir çok cahil karşı çıkmıştı. Ancak daha sonra İslam ilimlerinde vazgeçilmez bir alet ilmi oldu ve çok hizmet etti.
Beşeriyette tekâmül ve teraküm tedrici(kademeli) olarak gelişir. Her dönem ve mekân bir katkı sağlar. Sonraki dönemler de o bilgilere katkı yaparak gelişirler. Böyle olunca, ebced ilminin eski medeniyetlerden İslam’a intikal etmesi İslamiyet ile çelişmez. Önemli olan bu gibi ilimlerin İslâmın ruhu ve özü ile çelişmemesidir. Yani farklı medeniyet ve kültürlerden İslam’a intikal eden her şeye kötü ve batıl demek yanlış bir tutumdur. Mesela alet ilimlerden olan mantık, matematik, vs gibi ilimler hep yabancı kökenli ilim dallarıdır. Ama şimdi İslami ilimler içinde vazgeçilmez alet ilimlerden olmuşlardır. Onun için ebced ilminin yabancı menşeli olmasını ve bu ilimden faydalanmayı hata ve yanlış gibi lanse etmek, ilmi bir tutarsızlıktır.
Ebced ilmi bir alet ilmidir. Matematik ve fizik gibi insanoğlunun faydasına olan ilimlerdendir. Tarihçiler, edebiyatçılar, alimler, arifler tarafından da kullanılıp bir şekil verilmiş ve şöhret bulmuştur. Yazma eserlerimizin pek çoğunda ebced ile alakalı kayıtlar mevcut olup, ecdadımız bu ilmi birçok sahada kullanmıştır. Dolayısıyla Ebced İlminden istifade etmek ve bu ilmi insanlığın faydasına olacak hususlarda kullanmak elbette caizdir.